
Yeni eğitim –öğretim yılının tüm paydaşlara hayırlı olmasını dileriz.
Elbette böylesi devasa bir sistemin işletilmesi kolay değildir. Ancak tüm paydaşların görüş ve düşüncelerini alan, akılcı, bilimsel ve sonuç odaklı çalışmalarla ülkemizin geleceği olan gençlerimizi yetiştirebiliriz.
Maalesef sistemimiz; eğitimi bir kenara bırakmış, öğretimi esas alan sınav odaklı bir sistem haline dönüştürülmüştür. Çocuklarımız yarış atına dönüşmüş, dershane ve özel okullar tarafından sınav sistemi nedeniyle ekonomik sömürünün aracı olmuşlardır. Bu sistem, okullarımızda eğitimi devre dışı bırakmış, temel değerlerden uzak, daha çok soru çözen öğrenci modelini oluşturmuştur. Bunun da bizi nereye getirdiği yaşadığımız toplumsal sıkıntılardan bellidir. İvedi bir şekilde yeniden, kalıcı davranış değişikliği olan eğitime dönülmelidir.
Bu gün pek çok sorunla eğitim-öğretim yılı başlamıştır. Kariyer ve liyakatı esas almayan bir görevde yükselme biçimi kabul edilemezdir. İlimiz, dar bir kadro tarafından yönetilmektedir. Bakanlık insan kaynağından yeterince yararlanamamaktadır. Belli bölgelerde öğretmen fazlalığı varken pek çok yerde de ihtiyaç vardır. Bu durumu düzeltebilmek için maaşlar mutlaka okul esaslı belirlenmelidir. Böylece eleman temininde güçlük çekilen yerlere daha kolay eleman temini yapılacaktır.
Eğitim sistemimizin hem kademelendirilmesi hem de süresi yeniden değerlendirilmelidir. 4+4+4 sistemine, Türk Eğitim-Sen olarak başından beri karşı çıkmıştık. Geldiğimiz noktada haklılığımız ortaya çıkmıştır. Ancak derdimiz haklı olmak değil, doğruyu yapmaktır. Bu sistemin hem zorunlu eğitim süresi hem de kademelendirilmesinin yeniden değerlendirilmesi gerekir.
Okul türleri mutlaka azaltılmalıdır. Proje okulu uygulaması kaldırılmalı ya da sayıları azaltılmalıdır. Bu okullara öğretmen ve yönetici ataması objektif kıstaslara bağlanmalıdır. Atama takvimi olmamasına rağmen bu gün bile ilimizdeki bazı proje okullarına öğretmen ve yönetici ataması yapılmıştır. Genel duyuruya açık olması gereken bu işlemler maalesef bu yolla yapılmamıştır.
Ortaokullara yeni getirilen çoklu dil uygulamasının amacının ne olduğu anlaşılamadığı gibi uygulamanın nelere sebep olacağı da iyice değerlendirilmemiştir. Zira uygulama uzun olmayan bir süre sonunda çok sayıda farklı branş öğretmenini norm kadro fazlası yapacak ve sadece dil öğretmenlerine ihtiyacı artıracaktır. Bu da ileride telafisi mümkün olmayan sıkıntılar oluşturacaktır.
İlimizde norm kadro fazlası öğretmenlerin atanması ile ilgili oluşturulan ilçe grupları ilimizin coğrafi gerçekleri göze alınmadan oluşturulmuş ve re’sen atamalar ciddi mağduriyetler oluşturmuştur. Bakanlık yeni norm güncellemelerini yapmadan yürüttüğü bu işlemi durdurmalıdır.
İliçi tayinlerde hem isteğe bağlı hem de özürde öğretmen arkadaşlarımız mağdur olmaktadır. Bu mağduriyetlerin giderilmesi gerekir. Sıra tayin uygulaması geliştirilmeli, özürlerde iliçi talepler mutlaka karşılanmalıdır.
Bakanlıkta çalışan öğretmen dışı personel eğitim açısından vazgeçilmezdir. Bu kapsamda bu kesimin talepleri mutlaka karşılanmalıdır. Yardımcı personel ihtiyacı karşılanmalı, iş yükü azaltılmalıdır. Eğitim öğretim ödeneği artırılmalı ve tüm eğitim çalışanlarına eşit şekilde verilmelidir.
Çeşitli yapılanmaların Bakanlığa her konudaki müdahalesi ortadan kaldırılmalıdır. Yerel güç haline dönüştüğünü zanneden bir kısım yapılanmaların pençesinden Bakanlık taşra teşkilatı kurtarılmalıdır. Sendikal bir yapının tahakkümü ortadan kaldırılmalıdır. İlimizde halen daha Milli Eğitim Müdürlüğünün yapılanması maalesef malum bir yapının elindedir. Halen daha, üst kademe atamaları bu yapı tarafından kariyer ve liyakatı esas almadan yürütülmektedir. Bir zamanlar Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek için kullanılan “Mısır halkı önünde Cumhurbaşkanı seçmek için çok alternatif var, zira benim birden fazla oğlum var.” sözü maalesef bugün Milli Eğitim Müdürlüğünün uygulamaları ile birebir örtüşüyor. İlimizdeki uygulama, “ Eski sendika temsilcimizi istemezsen yenisini müdür yap.” halini almıştır. Trabzon bunlara mahkûm bir şehir değildir. Trabzon’un insan kaynağı geniştir. Bundan her alanda olduğu gibi Milli Eğitim’de de faydalanmak gerekir.
Okullarımızda kayıt paraları hala önemli bir sıkıntıyı oluşturmaktadır. Bu konuda kesin ve radikal tedbirler alınmalıdır. Okullar arası farklılıklar giderilmeli ve eğitimde fırsat eşitliği sağlanmalıdır. Okul kantinleri hem fiyat hem de kalite açısından sıkı denetlenmelidir. Kantin gelirleri okullar için bir ranta çevrilmemelidir. Zira bu rant, öğrenci tüketim malzemelerine zam olarak yansımakta ve çocuklarımızın beslenmelerinde sıkıntılar oluşturmaktadır.
Özel okullar yakından takip edilmelidir. Hem Milli Eğitim Müfredatının uygulanıp uygulanmadığı hem de buralarda çalışan eğitimcilerin ekonomik, sosyal ve özlük haklarının korunması açısından.
Yeni müfredat programı yakından takip edilerek uygulamadan doğan sıkıntılar ve alanın gerçeklerine göre yapılması gereken değişiklikler ivedi bir şekilde yapılmalıdır.
Eğitimcilere verilen angarya görevler ortadan kaldırılmalı, öğretmenin iş yükü azaltılmalıdır. Özellikle belli branşlardaki ölçme değerlendirmenin getirdiği iş yükü ciddi manada artmış ve sistem sürdürülebilir olmaktan çıkarılmıştır. Bu durumla ilgili mutlaka tedbirler alınmalıdır.
İlimizde bazı mahalle ve ilçelerimizde artık okul ihtiyacı açıkça görülmeye başlanmıştır. Maalesef hala ikili eğitim yapan okullarımız mevcuttur. Bu durum yeni derslik ve okul yapılarak ortadan kaldırılmalıdır.
Taşımalı eğitimin pek çok sıkıntılarının yanı sıra, özellikle bu süreci planlayan şube müdürleri, okul müdürleri ve nöbetçi öğretmenlere yönelik baskı ve şiddetler artmış ve ilgili arkadaşlarımız maalesef Milli Eğitim yöneticileri tarafından, savunmasız bir şekilde şoför esnafı ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Bu durum kabul edilemez bir durumdur.
Türk Eğitim-Sen olarak; her türlü olumsuzluğa rağmen Cumhuriyetin temel değerleri ışığında, Baş Öğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizdiği yolda geleceğimiz olan gençlerimizi yetiştirmeye devam edeceğiz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Coşkun DİLBER
Türk Eğitim-Sen
Trabzon’1 nolu
Şube Başkanı


